Akut bronşit; trakeobronşiyal ağacın akut inflamasyonudur. Bu inflamasyon
sonucunda havayolu mukozasında ödem oluşur ve bronşiyal sekresyon artışı olur.
Akut bronşit sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile birliktedir veya onu takiben
ortaya çıkar.
Akut bronşit büyük oranda sağlıklı erişkinlerde ortaya çıkmaktadır ki bu
durum komplike olmayan (unkomplike) akut bronşit olarak tanımlanmaktadır. Burada
esas olarak komplike olmayan akut bronşit üzerinde durulacaktır. Zira kronik akciğer
hastalığı, konjestif kalp yetersizliği, malignite ve immunosupresyon gibi ko-morbid
durumların eşlik ettiği olgularda yaklaşım, eşlik eden komorbid duruma göre farklılık
gösterebilmektedir. Örneğin KOAH’lı bir olguda gelişen akut atakta (KOAH
alevlenme) Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza ve Moraxella
catarrhalis gibi ajanlar, bronşektazili bir olguda gelişen akut bronşit atağında ise
psödomonaslar önem kazanırken, komplike olmayan akut bronşitte bu ajanların
hemen hiç bahsi geçmemektedir.
Akut bronşit tedavisinde antibiyotiklerin rolünü saptayabilmek için öncelikle
hastalığın etyolojisininin gözden geçirilmesi gereklidir. Bu bağlamda hastalığın
etyolojisinden ve daha kısa olarak da kliniği ve tanısından bahsedilecek ve takiben
antibiyotiklerin rolü tartışılacaktır.
ETYOLOJİ
Akut bronşit etyolojisinde büyük oranda viruslar (influenza, respiratuar
sinsisyel virus adenovirüs, parainfluenza virus, rhinovirüsler) rol oynarlar. Olguların
%10’dan daha az bir kısmında bakterilerin, özellikle de Mycoplasma pneumoniae,
Bordetella pertussis ve Chlamydia pneumoniae‘nin rol aldığı bildirilmektedir (1).
Altta yatan kronik bir akciğer hastalığı olmayan hiçbir akut bronşit olgusunda
Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza ve Moraxella catarrhalis’in etken
olduğu rapor edilmemiştir (1). Diğer yandan çeşitli fiziksel ya da kimyasal ajanlar da
akut bronşit nedeni olabilmektedir. Bazı olgularda viral bronşit üzerine bakterilerin
süperpozisyonu da söz konusu olabilmektedir.
Akut Bronşit Klinik
Akut bronşitin en belirgin semptomu öksürüktür. Bazı otörler öksürük ile
birlikte mutlaka balgam çıkarma şikayetinin de olması gerektiğini ileri sürmektelerse
de, her olguda balgam şikayeti olmayabilir. Ayrıca göğüste yanma, soluk alıp verme
esnasında göğüs ağrısı, halsizlik, subfebril ateş ve wheezing eşlik edebilir.
Akut Bronşit Tanı
Akut bronşit tanısı klinik bir tanıdır ve yukarıda da belirtildiği üzere hastalığın
ana semptomu öksürüktür. Akut öksürüğün %70 nedeni üst solunum yolu
enfeksiyonlarıdır ve bunu astım (%6) ve pnömoni (%5) takip etmektedir (2). Bu
nedenlerle akut bronşit tanısı belirtilen bu nedenlerin ekarte edilmesi ile
konulabilmektedir. Özellikle pnömoninin ekarte edilmesi önemlidir. Vital bulguları
(Nabız<100/dk, solunum sayısı <24/dk ve oral vücüt ısısı<38°C) ve göğüs muayenesi
normal sınırlarda olan olgularda pnömoni için ileri bir incelemenin gerekli olmadığı
bildirilmektedir (3). Diğer yandan öksürüğü 3 haftadan daha uzun süren olgular, kronik
öksürük bağlamında değerlendirilmeli ve ileri tetkikler yapılmalıdır.
Akut Bronşit Tedavi
Akut bronşit tedavisinin temelini semptomatik ilaçlar oluşturmaktadır. Bu
amaçla çoğunlukla analjezik-antipiretik ajanlar, beta agonist ilaçlar ve antitüssif
ilaçlar kullanılmaktadır. Hastalığın etyolojisi göz önünde bulundurulduğunda,
olguların %90’dan fazlasında antibiyotik kullanımı gerekmemektedir. Antibiyotikler,
sadece bakteriyel ajanların rol oynadığı olgularda endike iken, çalışmalar bu olgularda
gereğinden daha fazla antibiyotik kullanıldığını ortaya koymaktadır. İki farklı
çalışmada akut bronşitli olguların %65 ve %80‘inde antibiyotik reçete edildiği ortaya
konulmuştur (4,5).
Olasılıkla hastaların antibiyotik beklentisi nedeniyle ya da viral ve bakteriyel
bronşitleri birbirinden ayırmadaki güçlükler nedeniyle antibiyotikler gereğinden daha
fazla oranda kullanılmaktadır. Nitekim çalışmalar, her türlü kültür ve seroloji
çalışmasına rağmen olguların 2/3 ünden fazlasında etyolojik ajanın saptanamadığını
ortaya koymaktadır (6). Hekimler arasında balgam pürülansı olan olgularda
antibiyotik kullanma eğilimi varsa da, bu yaklaşım her zaman doğru değildir (7).
Çünkü balgam pürülansı bir enflamasyonun varlığını gösterir. Sadece bakteriyel
bronşitli hastalar değil viral bronşitli hastalar da pürülan balgam ekspektore edebilirler
(8,9).
Akut bronşitte antibiyotiklerin (doksisiklin, eritromisin ve trimetoprim-
sülfometaksazol) etkinliğini araştıran plasebo kontrollü randomize çalışmaları içeren iki
farklı meta analizin 1993 ve 1996 yıllarında yayınlanması ile, akut bronşitte
antibiyotiklerin hastalığın süresi, ciddiyeti ya da bronşite bağlı komplikasyonların gelişimi üzerine etkisi olmadığı ortaya çıkmıştır (10,11). Daha sonra yayınlanan meta
analizlerde antibiyotiklerin hafif yararlarından bahsedilmiştir. Smucny JJ. ve ark.
tarafından yapılan meta analizde plasebo ve antibiyotik tedavisini karşılaştıran 9 adet
randomize çalışma incelenmiş ve antibiyotik alan olgularda öksürük semptomunun
daha az ve prodüktif öksürük süresinin daha kısa olduğu rapor edilmiştir (12). Bent S.
ve ark. tarafından yapılan ve 1966-1998 yılları arasındaki 8 adet randomize plasebo
kontrollü çalışmayı inceleyen diğer bir meta analizde ise antibiyotiklerin (doksisiklin,
eritromisin ve trimetoprim-sülfometaksazol)
öksürük ve balgam çıkarma
semptomlarını yarım gün kadar azalttıkları ortaya konulmuştur (13). Smucny JJ ve ark.
tarafından en son 2000 yılında yayınlanan meta analizde antibiyotiklerin öksürük,
semptom süresi gibi parametreler yönünden hafif yararlı etkileri bildirmekle birlikte,
benzer oranda da antibiyotiklere bağlı yan etkilerden bahsedilmektedir (14). Bu meta
analizler birlikte değerlendirildiğinde, akut bronşitte antibiyotiklerin ya hiç etkisinin
olmadığı, ya da öksürük ve balgam semptomunda hafif bir iyileşmeye neden olduğu
sonucu ortaya çıkmaktadır.
Daha sonraki dönemde (2001 yılı içinde) Contopoulos-Ioannidis DG ve ark
tarafından yayınlanan ve yeni makrolidlerden azitromisinin akut bronşitteki etkinliğini
diğer antibiyotiklerle (co-amoksiklav, klaritromisin, roksitromisin) karşılaştıran meta
analizde, azitromisinin diğer antibiotiklerden farklı olmadığı ortaya konulmuştur (15).
Azitromisini düşük doz vitamin C ile karşılaştıran çift kör, randomize son bir
çalışmada ise azitromisinin vitamin C’den farklı olmadığı ortaya konulmuştur (16).
Tüm bu çalışmaların ortak sonucu akut bronşitte bakteriyel enfeksiyonu
destekleyen veriler olmadıkça antibiyotik kullanılmaması gerektiğidir. Ancak hangi
verilerin bakteriyel enfeksiyonu desteklediği konusu da yukarıda belirtildiği gibi
tamamen açık değildir. Semptomların süresi, sosyo-ekonomik durum, ek
kardiyopulmoner hastalıkların varlığı vb. durumlar antibiyotiklerin kullanımı için yol
gösterici olabilir. Burada bakteriyel ajanların izolasyonu gündeme gelebilmektedir.
Ancak, her şeye rağmen olguların önemli bir kısmında patojenlerin izole edilemediği
unutulmamalıdır. King DE ve ark. tarafından yapılan randomize plasebo kontrollü bir
çalışmada olguların %25’inde Mycoplasma pneumoniae serolojisi pozitif olarak
değerlendirilmiş, eritromisin alan olgularda işgücü kaybı daha az bulunmuş, diğer
yandan öksürük ve diğer semptomlar yönünden eritromisinin plaseboya üstünlüğü
bulunmamıştır (17). Ayrıca Mycoplasma pneumoniae pozitif veya negatif olgular
arasında antibiyotiğe cevap açısından farklılık saptanmamıştır.
Erişkinlerde akut bronşitte saptanan diğer bakteriyel ajanlar Bordotella
pertussis ve Chlamydia pneumoniae’dir. Erişkinde boğmaca (Bordotella pertussis)
kliniğinin çocukluk çağı boğmacasından farklı seyretmesi ve klasik bulgularının
olmayışı nedeniyle tanısı zordur. Bu nedenle boğmaca tanı ve tedavisinin özellikle
yüksek kuşku yaratan durumlar (salgın gibi) ile sınırlandırılması önerilmektedir (1).
Bu olguların hastalığı yaymaması ve bulaştırmamaları için tedavi edilmeleri
gereklidir.
Akut bronşitte en sık yakalanan patojen olması nedeniyle influenza virüsünden
kısaca bahsetmek gerekirse; zanamivir ve oseltamivir gibi nöraminidaz inhibitörü
ilaçlar hem influenza A, hem de influenza B virüsüne karşı etkilidirler. Daha önceden
influenza vürüsüne karşı etkili olduğu bilinen amantadin ve rimantadinin gibi antiviral
ilaçlar ise sadece influenza A’ya karşı etkilidir. İnhale nöraminidaz inhibitörleriyle yapılan çalışmalar, ilk 48 saat içinde tedavi başlandığında hastalığın süresinin
kısaldığını göstermektedir (18,19,20). İnfluenzanın klinik tanısı, salgınlar sırasında
oldukça yüksek oranlarda doğru olarak konulabilmekle birlikte, ancak salgın harici
diğer zamanlarda klinik tanının sensitivitesi düşmektedir (1).
Sonuç olarak komplike olmayan akut bronşitte rutin antibiyotik tedavisi
gerekli değildir. Antibiyotik tedavisi sadece bakteriyel enfeksiyonu destekleyen
kuvvetli delillerin (yüksek ateş, ek hastalıkların varlığı, vb) olması durumunda
gündeme gelmelidir.
Akut Bronşit Belirtileri:
• Ateş, öksürük ve vücutta kırıkhk ilk belirtilerdendir.
• Başta kuru olan öksürük, hastahk ilerledikçe balgamlı öksürüğe dönüşür.
• Boğazda yanma, ağrı ve ses kısıklığı görülebilir.
Akut Bronşit Tedavi:
• Ateşin düşmesi ve öksürüğün önlenmesi için ilâç verilir.
• Eğer bronşite bir akciğer hastalığı da eşlik etmiyorsa yatak dinlenmesi ve bol ıhlamur çayı içilmesi hastalığı atlatmaya kâfi gelecektir. Ihlamur suyu iyi bir balgam söktürücüdür.
• Hastanın yattığı oda sıcak ve nemli olmalıdır. Nem, sobanın üzerine konan bir çaydanlığın ağzı açık bırakılarak (buharla) temin edilebilir. Buğuseptiklerin buharı teneffüs edildiği zaman oldukça faydası görülecektir.
Hastane Bölümleri > Göğüs Hastalıkları > Akut Bronşit
sonucunda havayolu mukozasında ödem oluşur ve bronşiyal sekresyon artışı olur.
Akut bronşit sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile birliktedir veya onu takiben
ortaya çıkar.
Akut bronşit büyük oranda sağlıklı erişkinlerde ortaya çıkmaktadır ki bu
durum komplike olmayan (unkomplike) akut bronşit olarak tanımlanmaktadır. Burada
esas olarak komplike olmayan akut bronşit üzerinde durulacaktır. Zira kronik akciğer
hastalığı, konjestif kalp yetersizliği, malignite ve immunosupresyon gibi ko-morbid
durumların eşlik ettiği olgularda yaklaşım, eşlik eden komorbid duruma göre farklılık
gösterebilmektedir. Örneğin KOAH’lı bir olguda gelişen akut atakta (KOAH
alevlenme) Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza ve Moraxella
catarrhalis gibi ajanlar, bronşektazili bir olguda gelişen akut bronşit atağında ise
psödomonaslar önem kazanırken, komplike olmayan akut bronşitte bu ajanların
hemen hiç bahsi geçmemektedir.
Akut bronşit tedavisinde antibiyotiklerin rolünü saptayabilmek için öncelikle
hastalığın etyolojisininin gözden geçirilmesi gereklidir. Bu bağlamda hastalığın
etyolojisinden ve daha kısa olarak da kliniği ve tanısından bahsedilecek ve takiben
antibiyotiklerin rolü tartışılacaktır.
ETYOLOJİ
Akut bronşit etyolojisinde büyük oranda viruslar (influenza, respiratuar
sinsisyel virus adenovirüs, parainfluenza virus, rhinovirüsler) rol oynarlar. Olguların
%10’dan daha az bir kısmında bakterilerin, özellikle de Mycoplasma pneumoniae,
Bordetella pertussis ve Chlamydia pneumoniae‘nin rol aldığı bildirilmektedir (1).
Altta yatan kronik bir akciğer hastalığı olmayan hiçbir akut bronşit olgusunda
Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza ve Moraxella catarrhalis’in etken
olduğu rapor edilmemiştir (1). Diğer yandan çeşitli fiziksel ya da kimyasal ajanlar da
akut bronşit nedeni olabilmektedir. Bazı olgularda viral bronşit üzerine bakterilerin
süperpozisyonu da söz konusu olabilmektedir.
Akut Bronşit Klinik
Akut bronşitin en belirgin semptomu öksürüktür. Bazı otörler öksürük ile
birlikte mutlaka balgam çıkarma şikayetinin de olması gerektiğini ileri sürmektelerse
de, her olguda balgam şikayeti olmayabilir. Ayrıca göğüste yanma, soluk alıp verme
esnasında göğüs ağrısı, halsizlik, subfebril ateş ve wheezing eşlik edebilir.
Akut Bronşit Tanı
Akut bronşit tanısı klinik bir tanıdır ve yukarıda da belirtildiği üzere hastalığın
ana semptomu öksürüktür. Akut öksürüğün %70 nedeni üst solunum yolu
enfeksiyonlarıdır ve bunu astım (%6) ve pnömoni (%5) takip etmektedir (2). Bu
nedenlerle akut bronşit tanısı belirtilen bu nedenlerin ekarte edilmesi ile
konulabilmektedir. Özellikle pnömoninin ekarte edilmesi önemlidir. Vital bulguları
(Nabız<100/dk, solunum sayısı <24/dk ve oral vücüt ısısı<38°C) ve göğüs muayenesi
normal sınırlarda olan olgularda pnömoni için ileri bir incelemenin gerekli olmadığı
bildirilmektedir (3). Diğer yandan öksürüğü 3 haftadan daha uzun süren olgular, kronik
öksürük bağlamında değerlendirilmeli ve ileri tetkikler yapılmalıdır.
Akut Bronşit Tedavi
Akut bronşit tedavisinin temelini semptomatik ilaçlar oluşturmaktadır. Bu
amaçla çoğunlukla analjezik-antipiretik ajanlar, beta agonist ilaçlar ve antitüssif
ilaçlar kullanılmaktadır. Hastalığın etyolojisi göz önünde bulundurulduğunda,
olguların %90’dan fazlasında antibiyotik kullanımı gerekmemektedir. Antibiyotikler,
sadece bakteriyel ajanların rol oynadığı olgularda endike iken, çalışmalar bu olgularda
gereğinden daha fazla antibiyotik kullanıldığını ortaya koymaktadır. İki farklı
çalışmada akut bronşitli olguların %65 ve %80‘inde antibiyotik reçete edildiği ortaya
konulmuştur (4,5).
Olasılıkla hastaların antibiyotik beklentisi nedeniyle ya da viral ve bakteriyel
bronşitleri birbirinden ayırmadaki güçlükler nedeniyle antibiyotikler gereğinden daha
fazla oranda kullanılmaktadır. Nitekim çalışmalar, her türlü kültür ve seroloji
çalışmasına rağmen olguların 2/3 ünden fazlasında etyolojik ajanın saptanamadığını
ortaya koymaktadır (6). Hekimler arasında balgam pürülansı olan olgularda
antibiyotik kullanma eğilimi varsa da, bu yaklaşım her zaman doğru değildir (7).
Çünkü balgam pürülansı bir enflamasyonun varlığını gösterir. Sadece bakteriyel
bronşitli hastalar değil viral bronşitli hastalar da pürülan balgam ekspektore edebilirler
(8,9).
Akut bronşitte antibiyotiklerin (doksisiklin, eritromisin ve trimetoprim-
sülfometaksazol) etkinliğini araştıran plasebo kontrollü randomize çalışmaları içeren iki
farklı meta analizin 1993 ve 1996 yıllarında yayınlanması ile, akut bronşitte
antibiyotiklerin hastalığın süresi, ciddiyeti ya da bronşite bağlı komplikasyonların gelişimi üzerine etkisi olmadığı ortaya çıkmıştır (10,11). Daha sonra yayınlanan meta
analizlerde antibiyotiklerin hafif yararlarından bahsedilmiştir. Smucny JJ. ve ark.
tarafından yapılan meta analizde plasebo ve antibiyotik tedavisini karşılaştıran 9 adet
randomize çalışma incelenmiş ve antibiyotik alan olgularda öksürük semptomunun
daha az ve prodüktif öksürük süresinin daha kısa olduğu rapor edilmiştir (12). Bent S.
ve ark. tarafından yapılan ve 1966-1998 yılları arasındaki 8 adet randomize plasebo
kontrollü çalışmayı inceleyen diğer bir meta analizde ise antibiyotiklerin (doksisiklin,
eritromisin ve trimetoprim-sülfometaksazol)
öksürük ve balgam çıkarma
semptomlarını yarım gün kadar azalttıkları ortaya konulmuştur (13). Smucny JJ ve ark.
tarafından en son 2000 yılında yayınlanan meta analizde antibiyotiklerin öksürük,
semptom süresi gibi parametreler yönünden hafif yararlı etkileri bildirmekle birlikte,
benzer oranda da antibiyotiklere bağlı yan etkilerden bahsedilmektedir (14). Bu meta
analizler birlikte değerlendirildiğinde, akut bronşitte antibiyotiklerin ya hiç etkisinin
olmadığı, ya da öksürük ve balgam semptomunda hafif bir iyileşmeye neden olduğu
sonucu ortaya çıkmaktadır.
Daha sonraki dönemde (2001 yılı içinde) Contopoulos-Ioannidis DG ve ark
tarafından yayınlanan ve yeni makrolidlerden azitromisinin akut bronşitteki etkinliğini
diğer antibiyotiklerle (co-amoksiklav, klaritromisin, roksitromisin) karşılaştıran meta
analizde, azitromisinin diğer antibiotiklerden farklı olmadığı ortaya konulmuştur (15).
Azitromisini düşük doz vitamin C ile karşılaştıran çift kör, randomize son bir
çalışmada ise azitromisinin vitamin C’den farklı olmadığı ortaya konulmuştur (16).
Tüm bu çalışmaların ortak sonucu akut bronşitte bakteriyel enfeksiyonu
destekleyen veriler olmadıkça antibiyotik kullanılmaması gerektiğidir. Ancak hangi
verilerin bakteriyel enfeksiyonu desteklediği konusu da yukarıda belirtildiği gibi
tamamen açık değildir. Semptomların süresi, sosyo-ekonomik durum, ek
kardiyopulmoner hastalıkların varlığı vb. durumlar antibiyotiklerin kullanımı için yol
gösterici olabilir. Burada bakteriyel ajanların izolasyonu gündeme gelebilmektedir.
Ancak, her şeye rağmen olguların önemli bir kısmında patojenlerin izole edilemediği
unutulmamalıdır. King DE ve ark. tarafından yapılan randomize plasebo kontrollü bir
çalışmada olguların %25’inde Mycoplasma pneumoniae serolojisi pozitif olarak
değerlendirilmiş, eritromisin alan olgularda işgücü kaybı daha az bulunmuş, diğer
yandan öksürük ve diğer semptomlar yönünden eritromisinin plaseboya üstünlüğü
bulunmamıştır (17). Ayrıca Mycoplasma pneumoniae pozitif veya negatif olgular
arasında antibiyotiğe cevap açısından farklılık saptanmamıştır.
Erişkinlerde akut bronşitte saptanan diğer bakteriyel ajanlar Bordotella
pertussis ve Chlamydia pneumoniae’dir. Erişkinde boğmaca (Bordotella pertussis)
kliniğinin çocukluk çağı boğmacasından farklı seyretmesi ve klasik bulgularının
olmayışı nedeniyle tanısı zordur. Bu nedenle boğmaca tanı ve tedavisinin özellikle
yüksek kuşku yaratan durumlar (salgın gibi) ile sınırlandırılması önerilmektedir (1).
Bu olguların hastalığı yaymaması ve bulaştırmamaları için tedavi edilmeleri
gereklidir.
Akut bronşitte en sık yakalanan patojen olması nedeniyle influenza virüsünden
kısaca bahsetmek gerekirse; zanamivir ve oseltamivir gibi nöraminidaz inhibitörü
ilaçlar hem influenza A, hem de influenza B virüsüne karşı etkilidirler. Daha önceden
influenza vürüsüne karşı etkili olduğu bilinen amantadin ve rimantadinin gibi antiviral
ilaçlar ise sadece influenza A’ya karşı etkilidir. İnhale nöraminidaz inhibitörleriyle yapılan çalışmalar, ilk 48 saat içinde tedavi başlandığında hastalığın süresinin
kısaldığını göstermektedir (18,19,20). İnfluenzanın klinik tanısı, salgınlar sırasında
oldukça yüksek oranlarda doğru olarak konulabilmekle birlikte, ancak salgın harici
diğer zamanlarda klinik tanının sensitivitesi düşmektedir (1).
Sonuç olarak komplike olmayan akut bronşitte rutin antibiyotik tedavisi
gerekli değildir. Antibiyotik tedavisi sadece bakteriyel enfeksiyonu destekleyen
kuvvetli delillerin (yüksek ateş, ek hastalıkların varlığı, vb) olması durumunda
gündeme gelmelidir.
Akut Bronşit Belirtileri:
• Ateş, öksürük ve vücutta kırıkhk ilk belirtilerdendir.
• Başta kuru olan öksürük, hastahk ilerledikçe balgamlı öksürüğe dönüşür.
• Boğazda yanma, ağrı ve ses kısıklığı görülebilir.
Akut Bronşit Tedavi:
• Ateşin düşmesi ve öksürüğün önlenmesi için ilâç verilir.
• Eğer bronşite bir akciğer hastalığı da eşlik etmiyorsa yatak dinlenmesi ve bol ıhlamur çayı içilmesi hastalığı atlatmaya kâfi gelecektir. Ihlamur suyu iyi bir balgam söktürücüdür.
• Hastanın yattığı oda sıcak ve nemli olmalıdır. Nem, sobanın üzerine konan bir çaydanlığın ağzı açık bırakılarak (buharla) temin edilebilir. Buğuseptiklerin buharı teneffüs edildiği zaman oldukça faydası görülecektir.
Hastane Bölümleri > Göğüs Hastalıkları > Akut Bronşit
Üyeliksiz yorum yapmak içim: Adı/Url kısmını seçin sadece isminizi yazın yeterlidir.
EmoticonEmoticon