2.21.2011

Akciğer Zarı iltihabı belirtileri, nedenleri ve tedavi

akciğer zarı iltihabı
Akciğer Zarı iltihabı, Akciğer Zarı iltihabı belirtileriAkciğer Zarı iltihabı nedenleriAkciğer Zarı iltihabı tedavi.

Akciğerlerin üzeri "plevra" adı verilen çift katlı bir zarla örtü­lü olup iki zarın arasında sıvı dolu bir boşluk vardır. Su sıvı, akci­ğerlerin göğüs kafesi içinde rahatça hareket etmesini sağlar.

Zatürre veya benzeri sebeplerle akciğere yerleşen hastalık mikropları akciğer zarını da tahrip edebilirler. Zarların tahrip edilmesi sonucu, ara sıvının miktarında artış olduğu gözlenmek­tedir.

Akciğer Zarı iltihabı Belirtileri:

• Nefes alındığı zaman göğüste ağrı hissedilir.

• Ateş ve öksürük, hastalık yapan virüsün cinsine bağlı olarak değişiklikler gösterir.

• Hasta kendisini yorgun, halsiz ve tenbel hisseder.

• Zarlar arası sıvının artaşı nisbetinde soluk almada güçlük gö­rülür.

Akciğer Zarı iltihabı Tedavi:
• Tedavi asıl hastalığa yöneliktir. Bulaşıcı hastahğın etkileri ortadan kaldırılınca, akciğer zarı iltihabı da kendiliğinden iyileş­me gösterir.


Akciğerler
Solunum sisteminin temelorganı akciğerlerdir. Göğüs kafesi içinde yer alıp sağlı sollu iki adettir. Sağ akciğer üç loptan, sol akciğer iki loptan meydana gelmiştir. Her lop, yine kendi içinde lopcuklara bölünmüştür.

Lopcukların her biri müstakil kan damarlarına ve bronşlara sahip olduğundan bağımsız birer küçük akciğer gibi çalışırlar. Lopcuklar, bronşiyol keselerinin bağ dokusu vasıtasıyla birbirine bağlanmışlardır.

Bronşlar:
Ağız ve burun Yoluyla aldığımız temiz hava, yutak ve gırtlaktan geçerek soluk borusuna ulaşır. Soluk borusu iki ana kola ayrılır. Bu kollar da kendi aralarında daha küçük kollara ayrılarak akciğerlere bağlanırlar. Soluk borusunun büyük kollarına "bronş", daha küçük kollarına ise "bronşiyol" adı verilir.

Akciğerlere giriş yapan bronşiyollerin sonu kesecikler şeklinde olup gaz alış verişi bu keseciklerde gerçekleşir. Keseciklerin iç duvarı kılcal kan damarları ile donatılmıştır. Kan hücrelerine oksijen yükleme ve karbondioksit alma bu kılcal damarların bronşiyol keselerine açılan yüzünde (alveol) meydana gelir.

Akciğer Zarı İltihabı İrinli (ampiyem)
Akciğer zan boşluğuna yerleşen mikroplar uygun koşullar bulduğunda çoğalarak ampiyem adı verilen çok ağır bir enfeksiyona yol açar. Ampiyemde zar boşluğundaki birikim ya başlangıçtan beri irin biçimindedir, ya da önceleri sıvı (eksüda) niteliğindeyken sonradan irinleşmiştir.

Göğüs boşluğundan alınan sıvı örneği yoğun, krem renginde ve opaksa, ayrıca bol miktarda hücresel öğe ve mikrop içeriyorsa bunun irinli olduğu söylenebilir. İrinli akciğer zan iltihabı, üre-mek için akciğer zarında uygun ortam bulan mikropların yaygın bir enfeksiyon başlatmalan sonucunda gelişir.

Nedenleri

Ampiyemin etkeni çeşitli bölgelerden gelen değişik mikroorganizmalar olabilir. En sık görülen neden, akciğerdeki bir bakteri enfeksiyonunun akciğer zarına yayılmasıdır. Yayılma akciğerdeki iltihabın gidişi sırasında ya da bu hastalık iyileştikten sonra gerçekleşebilir. Grip enfeksiyonu sırasında bile ampiyem gelişebilir. Grip her ne kadar virüs kökenli bir enfeksiyonsa da akciğerde, streptokok ya da stafilokok-ların da eklenmesiyle hastalık akciğer zarına yayılabilir. Bakteriler ayrıca genel mikrobik hastalıklardan, göğüs duvarındaki iltihaplardan, diyafram altı, karaciğer ya da böbrek çevresi apsesi gibi iltihap odaklarından ya da göğüs duvarındaki delici bir yara yoluyla doğrudan dış ortamdan gelerek akciğer zan boşluğuna yerleşebilir. Daha önce değinildiği gibi kuru ya da sıvı-fîbrinli akciğer zan iltihabının en sık görülen nedeni olan verem basili de irinli akciğer za-n iltihabına yol açabilir. Bu durum özellikle akciğer veremi sırasında oluşan bir kavitenin doğrudan akciğer zan boşluğuna açılmasıyla ortaya çıkar.

Belirtileri

İrinli akciğer zan iltihabının belirtileri, sıvı-fibrinli akciğer zan iltihabında görülenlere benzer. Ama bu kez irinleşmeyle giden sürecin özel belirtileri de tabloya eklenmiştir. Bunlar iltihap etkeninin cinsine, iltihabın ağırlığına ve yaygınlığına göre değişir. Ampiyem bütün akciğer zan boşluğuna yayılabildiği gibi belirli bir bölgeyle de sınırlı kalabilir. Bu durumda kese biçiminde sınırlanmış ampiyemden söz edilir.

Hastanın genel durumu değişen Ölçülerde de olsa her zaman bozulmuştur. Hasta halsiz, solgun, tümüyle iştahsız ve zayıflamıştır; sürekli yatma gereksinimi duyar. Ateşi yüksektir. Bütün irinli olaylardaki gibi ateş titreme nöbetleriyle yükselip belirli bir noktaya ulaşır, daha sonra hafif ya da şiddetli bir terlemeyle düşer. Sıvı-fıbrinli akciğer zan iltihabının gidişi sırasında, yüksek ateşin ortaya çıkması olaya İrinleşme sürecinin eklendiğini düşündürmelidir. Aynca hasta enfeksiyonun yerine göre değişen göğüs bölgelerinde ağn duyar. Tansiyonu dü-şer ve genellikle böbrek işlevleri bozulur.

Havasız ortamda yaşayabilen mik-roplann varlığı, bozunma ya da kokuşmanın başlaması, akciğer ve akciğer zarında doku yıkımıyla kangrenleşme ve bunun sonucunda gelişen kendiliğinden (spontan) pnömotoraks, yani akciğer zarına hava girmesi hastalığı ağırlaştırır ve yakınmaları artırır.

Ampiyem sırasında ortaya çıkan irinin görüntüsü ve özellikleri akciğer zan boşluğunda üreyen mikropların cinsine göre değişir. PnÖmokoklara bağlı irin gri renkte ve yoğundur; streptokoklar yoğunluğu daha az ve genellikle kanlı bir sıvı oluşturur. Irinleştirici (piyojen) mikroplar krem kıvamında ve yeşilimsi renkte, verem basili toz renginde ve içinde kesilmiş süt gibi parçacıklar bulunan, kokuşturucu mikroplar ise son derece kötü kokulu, içinde akciğer ve akciğer zarına ait doku parçacıklan bulunan irin üretir. Doku parçalarının varlığı bozundurucu ya da kokuşturucu mikroplanıl akciğer ve akciğer zannda yol açtığı doku yıkımım gösterir.

Antibiyotiklerin kullanıldığı günümüzde bile ampiyem olgularına özenle yaklaşmak gerekir. Ne kadar erken tanı konur ve cerrahi girişim ya da ilaçlarla tedaviye başlanırsa o kadar İyi sonuç alınır.

Gerekli tedavi uygulanmadığında, irin göğüs duvarına ya da akciğerlere doğru bir yol bularak ilerler. Bu durumda akciğer zanyla göğüs duvan arasında ya da akciğerle akciğer zan arasında bir fistül oluşur. Fistül gelişimi iltihabın akciğer dokusuna da yayılmasının sonucudur. Çok seyrek olmakla birlikte bazen, özellikle de keseleşmiş ampiyem olgularında sıvı kendiliğinden emilir ve irin-leşen bölgeyle sınırlı olarak akciğer zarı kalınlaşıp kireçlenebilir.

Günümüzde antibiyotik tedavisinin yaygınlaşması sonucunda bir zamanlar öldürücü olan ampiyem olgulanmn büyük bölümü başanyla tedavi edilmektedir. Çok kolay olmamasına karşın tedavi genellikle iyileşmeyle sonuçlanır. Özellikle antibiyogram yapılarak hastalık etkeninin duyarlı olduğu antibiyotiklerin belirlenmesi ve buniann yerel olarak enjekte edilmesi, hinin akciğer zan boşluğundan uzaklaştırılmasını sağlar. Böylece iltihabı yenmek kolaylaşır ve hastalık yavaş yavaş iyileşir. Başta vereme bağlı ampiyemler olmak üzere bazı olgularda iyileşme ancak cerrahi girişimle sağlanabilir. Hastalığın uzun sürdüğü bu olgularda hastanın son derece sabırlı olması, İyileşme döneminde ve sonrasında tedavinin bütün kurallarına sıkı sıkıya uyması zorunludur. Tedaviye belli bir süre ara vermek ya da ihmal etmek aylar alan iyileşmeyi bir anda ortadan kaldırır.


Akciğer Zarı ( Plevra ) Nedir?

Bu zar ağzı kapalı poşeti andırır. Bir tarafı akciğere yapışık olan iç kısım (viseral plevra) adıyla bilinir. Dış kısım (parietal plevra) ise göğüs duvarının iç kısmını kapsar. Akciğeri kapatan iç kısım ile göğüs duvarını kapatan dış kısım arasında boş, yarık şeklinde bulunan plevra boşluğu vardır.

Akciğer Zarı Hastalığı En Çok Hangi Yaşta Görülür?

Çocukların beslenmeleri çok önemlidir ve düzene dikkat edilmesi gerekir. Akciğer zarı hastalığı bulunan kişiye sıvı verilmesi konusunda dikkat edilmelidir, yeterli ve hastayı zorlamayacak şekilde verilmelidir. Gerekli görüldüğü durumlarda sıvıyı damar yolundan vermek daha doğrudur. Ancak bu durumda kalbi ve dolaşımı zorlamadan dikkatli bir şekilde aktarılması gerekir. Bu tür zamanlarda kabızlığı önlemek amaçlı lavma yapılması veya müshil gibi ilaçlar kullanılması da öngörülür.

Kaplıca Tedavisi Hastanın İyileşme Evresinde Yarar Sağlar Mı?

Kesinlikle yarar sağlamaktadır. Kaplıcanın havası hastaya solunun yolları açısından iyi gelecektir. İltihabın hastayı terk etmesi açısından iyidir, hastada bulunan salgıyı dışarıya atar. Seyrekte olsa bazı hastalara yine de iyi gelemeyeceğinden ötürü bir uzmana danışılmadan gidilmemesi tavsiye edilir.

Hastane Bölümleri > Göğüs Hastalıkları > Akciğer Zarı iltihabı belirtileri, nedenleri ve tedavi

4 yorum

Alternati tıp ile neler yapmak gerekir yazsaydıniz iyi olurdu.

Geçmişte grip olmuştum, o dönem çamaşır suyu kokusuna da maruz kaldım. Gerçekten bazı doktorlar şerefsizin yerinden adam ciğerlerim yanıyor dedim bir röntgen çektirip bakamdı, sonra iş yerinde sağlık taramasına denk geldik 15-20 gün sonra rapor geldi plevra sıvısı gözüküyor diye rapor tutmuşlar, sonra hastaneye başka bir dahiliye doktoruna çıktım neyse ki bu doktor insan çıktıda ilgilendi, sıvı halen görünüyordu tomografi çekindim sonuçları inceledi geçmiş olsun birşeyin yok dedi, belirttiğin tarihte zatüre olmuşsun sonra iyileşmiş bunlarda o iyileşmenin kalıntıları zamanla yok olur dedi rahatladım Allaha şükürler olsun. Zor hastalık dikkat etmek lazım.

Geçmiş olsun, yaşadıkalarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Merhaba şermin hanım ilk fırsatta ekleme yapacağız.

Üyeliksiz yorum yapmak içim: Adı/Url kısmını seçin sadece isminizi yazın yeterlidir.
EmoticonEmoticon